DECCAL MEDYA MI?

                     Deccalın kim olduğu ve amacının ne olduğunu bir Müslüman olarak hepimiz biliriz. Kıyametin en belirgin alametlerinden biri olan bu varlık, dünyaya gelmiş midir gelmemiş midir bilmem ancak biri var ki, neredeyse tariflere birebir uyuyor. Medya!

                Din bilimciler ve bir kısım alimler medyanın, deccalın silahı mı yoksa kendisi mi olduğunu tartışadursun,  biz onun bazı özelliklerine eğilelim beraber.

              Fitne yaymak, olmamış şeyleri olmuş gibi göstermek, sürekli her şeyden şikâyet etmek, iftira atmak ve gerçekleri daima çarpıtmak, hiçbir şeyden memnun olmamak, etrafına ona inananların çığ gibi çoğalması, karargahının bir Hristiyan Manastırı (beldesi) olması, güneşin battığı yerden (batıdan) gelecek olması.

                Bunlar size tanıdık geldi mi?

                Kurulduğu günden beri Amerika seçimleri, Arap Baharı, Gezi Kalkışması dahil olmak üzere onlarca ülkede çıkan karmaşa, darbe ve savaşları tek başına organize eden Twitter başta olmak üzere ÖZGÜRLÜK mottosu altında dünyayı kasıp kavuran bu medya organları Deccalın özelliklerine birebir uyuyor olması bir rastlantı mı?

                Ülkemizde bile yıllardır her iyi şeyin Özgürlük damgası ile damgalanması, yapılan her şeyin çarpıtılıp yalanlanması, kötülerin iyi iyilerin de yüzyıldan fazladır kötü gösterilmesi, artık bir şeylerden şüphelenmemizi gerektirmez mi? Hain diye bize tanıtılanların yüz yıl sonra kahraman olduğunu anladığımızda şuurumuzu nefessiz bırakan ve vicdanımızda kocaman bir delik açan bu gerçekler nasıl bir akıl, senaryo ve Deccallık ile başarıldı?

                Deccalı, alnında -ben kafirim- yazısı ile uzaydan gelecek bir canavar olduğunu sanan varsa bence bekleyedursun, Deccal vazifesine çoktan başlamış gözüküyor. Öyle ya alenen kötüyüm diyecek birine milyarlarca insan kanar mı? Elimizden hiç düşürmediğimiz, şarjı bitince nefessiz kaldığımız kırılınca hasta olduğumuz telefonlarımızın deccalın bilincimizi uyuşturmak ve kendisine bağlamak için kullandığı bir çip olma ihtimalini hiç düşündünüz mü? Hani konuştuğun her şeyi duyan, gördüğün her şeyi bilen ve nabzımızı dahi ölçen ve bulunduğumuz yeri daima takip eden bir cihazdan bahsediyoruz.

                Neden olmasın?

                Medyanın gücünü anlatmak için kullandığım bu Deccal metaforu ile umarım tehlikenin ne kadar büyük olduğunu siz değerli okurlarıma anlatabilmişimdir. Ancak Deccal ne kadar güçlü olursa olsun, biliyoruz ki feraset sahibi Müslüman bu gözbağcılık işlerine kanmaz ve doğruyu yanlıştan hakkı batıldan ayıracak kadar uyanıktır. Deccal ne yaparsa yapsın Rabbimizin buyruğu gereği hak batıla galip gelecektir mutlaka. Bu da bir Müslümanın en büyük müjdesidir. Mühim olan doğru tarafta ve doğru yolda olmaktır. Mühim olan ülkemiz ve milletimiz üzerinden tüm ümmete kurulan tuzağın farkında olmaktır. Mühim olan Necip Fazıl Kısakürek üstadın dediği gibi;

                Kim var? Dendiğinde sağa sola öne arkaya bakmadan, Ben varım diye ileriye çıkmaktır !!!
               

               Kalın sağlıcakla.

Fahrettin KÖSEOĞLU