DİPSİZ GÖL BİR HAZİNE..BU HAZİNE SİZİN GÖZÜNÜZDE KAÇ ALTIN EDİYOR?

TBMM GENEL KURULUNDA SORDUM :
" DİPSİZ GÖL BİR HAZİNE..BU HAZİNE SİZİN GÖZÜNÜZDE KAÇ ALTIN EDİYOR?"

Tutanak Metni:
________________________________________
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) -" Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Millî varlıklarımıza hep beraber sahip çıkmak zorundayız. Coşkun Erüz, bir akademisyen, diyor ki: "Buzul göller, dünyadaki en temiz sulardır ve küresel ısınmanın konuşulduğu şu günlerde gelecek kuşakların belki de ihtiyaç duyacağı en önemli kaynaklardır, muhteşem ekolojik bir hazinedir."
Bir ekolojik hazineyi altın seviciliği uğruna yok ettiniz. Şimdi soruyorum bu kürsüden, tüm sorumlulara soruyorum: Dipsiz Göl, Gümüşhane'nin Taşköprü Yaylası'ndaki bu hazine sizin gözünüzde kaç altın eder? Bu sorumun cevabını da arıyorum. Akıl tutulması, akıl dışı bir davranışla beraber, on iki bin ile on sekiz bin yıl arasında oluşmuş olan bu güzel hazine birkaç altın arama uğruna feda edildi. Şimdi de çıkıp diyorsunuz ki: "2 iş adama talepte bulundu, gerekli izinleri aldılar. Efendim, yanlış oldu; orada değil, burada aranacaktı." Sorumluluk böyle biçilmez. Sorumluluk ahlaki bir meseledir, sorumluluk vicdani bir meseledir. Her gün İstanbul hakkında konuşan Çevre Bakanı, önce sorumlu odur, çıkacak uygar ülkelerdeki gibi bir istifa lafı edecek diye bekleriz ama sizin literatürünüzde, yeni hükûmet sisteminde anladığım kadarıyla artık bu sözlere yer yok. Devamında Gümüşhane Valisidir, devamında oradaki bürokratlardır, öyle küçültüp küçültüp "2 memur hakkında soruşturma açtık." demekle geçilecek bir noktada değiliz.
Sonra, bir başka utanılacak söz daha ediliyor, deniliyor ki: "Biz orayı düzelttik." On iki bin yılda Allah'ın bize lütfettiği bir yeri, siz 2 tane dozerle düzeltiniz, öyle mi? Aklımızla da dalga geçiyorsunuz. Sonra biraz daha aklımızla dalga geçiliyor, deniliyor ki: "Sit alanı ilan ettik." Pardon! Günaydın! Sizin bugüne kadar aklınız neredeydi ya? Şimdi dozerlerle dümdüz edilmiş bir yeri, niye sit alanı ilan ediyorsunuz? Şimdiye kadar aklınız neredeydi? Dipsiz Göl bir hazine, bu hazineyi yok ettiniz; birçok değerlerimizi yok ettiğiniz gibi onu da yok ettiniz. İshak Paşa Camisi'ne zarar verdiniz, Süheyl Camisi'ne zarar verdiniz, Battalgazi Türbesi'ne Amerikan mutfağı yaptınız. Muhafazakârız diye geçiniyorsunuz. Muhafazakârlık konservatif davranışlardır, çoğu zaman da iyidir, koruyucudur. Siz tarihimizi bile koruyamıyorsunuz, sizin nereniz muhafazakar?
Bekliyorum ki, burada, içinizden birisi çıkıp vicdanlı bir şekilde "Evet, çok kötü şeyler yapıldı, bu yanlıştı; bu yanlışı biz yaptık, istiğfar ediyoruz." diyesiniz diye ama bu sıralardan böyle bir sesin çıkacağı konusunda umudum da yok. En azından Allah'ın bize lütfetmiş olduğu bu değerleri yok ettiniz ya! Alıştık artık sizin "Allah bizi affetsin." demenize, bu konuyla ilgili de gelin, burada bir "Bizi Allah affetsin." deyin diye bekliyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Diyeceksiniz ki: "Ya, bu yeni sistemde Hükûmet Sayın Cumhurbaşkanına bağlı." Sayın Cumhurbaşkanı ve ekibi sizin ekibiniz değilse sahiplenmeyin, eğer sizin ekibinizse gelin, burada milletin gözünün içine baka baka işlediğiniz bu cinayeti savunun, bekliyorum. Ama şunu bilin ki Çevre Bakanı Haydarpaşa ve Sirkeci'yle yatıp kalktığında, rüyasında Haydarpaşa'yı ve Sirkeci'yi gördüğü sürece, İstanbul'un var olan Büyükşehir Belediye Başkanı yerine kendini ikame ettiği sürece değerlerimizin tamamı zarar görecek. Asıl işiyle uğraşmayan bu bakanların siyasi sorumluluğu sizin omuzlarınızdadır. Burada şöyle bir tablo var: Hani çocukların oynadığı bir oyun vardır ya, biri tutmuş, biri kesmiş, biri pişirmiş, biri yemiş misali tutuyorsunuz, pişiriyorsunuz, yiyorsunuz, sonra da 2 garibanın üzerine bırakıp sıyrılmaya çalışıyorsunuz ama o 2 gariban bile sizin siyasi hattınızın içinden çıkma. Üzerine sorumluluk yıktığınız kişilerden birisi Ordu'da milletvekili adayınız. Bütün kurumları ve her şeyi içinizden siyasi taraf olmuş olan insanlara teslim ediyorsunuz ve hiçbir değeri koruyamıyorsunuz. Size nihayetinde söyleyecek olduğum bazı sözler var. Bir de yandaş basınınızla beraber bir oyun oynadınız. İnsanları, 2-3 kişiyi etrafınıza alıp "'Ya, bu göl zaten bir işe yaramıyordu ki.' Gümüşhaneliler böyle diyor." dediniz. Ne akıldır bu ya, ne akıldır bu ya!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanım, bir dakika süre alabilir miyim?
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Bu akla göre şöyle de diyebilirsiniz: "Kleopatra'nın heykelini mutfakta hizmetçi olarak çalıştıramıyoruz ki ne işe yarar?" Akıl bu. Bu akılla yol yürümeye kalkarsanız karşılaşacağınız ana noktayı ve son noktayı ben size söyleyeyim: Doğayı katlettiniz, tarihi katlettiniz. Katletme olaylarından sonra ne Adli Tıpta ne mahkemede bedeni geri getiremezsiniz, insanı canlandıramazsınız. Oralarda failin kim olduğu, sorumluluğun kime ait olduğu ve ne kadar ceza yiyeceği konuşulur. Artık, biz bu işin adli tıp safhasını da geçtik, milletin mahkemesindesiniz; faili sizsiniz, halk sizi cezalandıracak.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum." (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

#herkesicinCHP
#dipsizgöl