İZ BIRAKMAYANLAR

        İnsan sosyal bir varlık olduğundan çevresiyle iletişim içerisindedir. Sosyal yaşamımızda hamuru hile, kin, nefret, ihanet, sinsilik ile çamurdan, balçıktan mayalanmış veya hamuru vefakârlıkla, fedakârlıkla şeker şerbet ile mayalanmış birçok insanla ilişki kurarız ya da ilişki kurmak zaruriyetinde kalırız. Kurduğumuz ilişkiler bazen hançer olur kalleşçe sırtımıza saplanır; bazen de durmadan kanayan iyileşmez dediğimiz yaralarımıza merhem olur.           

        Yakın çevremizi kanayan yaralarımıza merhem olacak hamuru şekerden şerbetten mayalanmış insanlar ile oluşturmak için özellikle karda yürüyüp izini belli etmeyen karakter yoksunu, insani değerlerden nasip almamış değerler fukarası kişileri, karakter kalite kontrolünden teste tabi tutarak onları yaşam alanlarımızdan uzak tutmalıyız. Bu arada ‘’Karda yürüyüp izini belli etmemek’’ herkesin bildiği üzere bir deyimdir ve anlam olarak, gizli işler çevirip, bunu kimseye belli etmeden, saman altından su yürütmek demektir.

          Karda yürüyüp izini belli etmeyen kişiler, yapmış oldukları hainlikleri, sinsilikleri büyük bir marifet; büyük bir başarı gibi görseler de bu aslında acizliğin ve kişinin karakterinin ne kadar zayıf olduğunun göstergesidir. Karda yürüyüp izini belli etmemek bir marifet olabilir mi? Tabii ki olamaz, bu olsa olsa yukarıda da belirttiğim gibi karakter zayıflığının daniskasıdır.

          Bu hayatta öğrendiğim en büyük gerçek, bu dünyanın geçici olması ve herkesin dönülmez bir yolculuğa çıkacak olmasıdır.

          Şair ne diyordu?

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;                                                                                                        Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,                                                                                                Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

         Şairin dediği gibi herkes dönülmez sefere çıkacak bu kaçınılmaz bir sondur.

          Hayat bir sahne ve herkes kendi oyununun başrol oyuncusu olduğuna göre karda yürüdüğümüzde izimizi belli edeceğiz. Bu hayat oyununda bir kez başrolde oynayacağız. Yürüdüğümüz yol da, gittiğimiz yer de, durduğumuz yer de izimiz belli olmalı, çünkü izimiz bizim etiketimizdir. Sizler, izlediğiniz oyun veya filmin başrol oyuncusunun hain, sinsi bir karakterde olmasını mı yoksa vefalı, fedakâr, tarafı belli olan cesur karakterli oyuncu olmasını mı tercih edersiniz. Sizi bilmem; amma ben neyi istediğimi çok iyi biliyorum.

          Karda yürümek, yürüyen kişilerin ayak izlerini belli eden bir eylem olduğuna göre izlerimizde bizim etiketimiz olsun. Her şartta, yürürken iz bırakan dostlarımız çok olsun