Kelkit Tso'dan Basın Açıklaması

ÜLKEMİZDE YAŞANAN EKONOMİK GELİŞMELER

Son günlerde dövizin orantısız hareketleri ve Türk Lirasının uluslar arası para birimleri karşısında ciddi bir değer kaybetmesi neticesinde piyasalarda ciddi bir darboğaz ortaya çıkmış durumdadır. Bu ortasız ve önlenemez yükselişin ekonomik parametrelerde büyük tahribatlar yapacağı açıktır. Ayrıca yatırımcı, ithalatçı, iş dünyası ve tacirlerin bu gelişmelerden birinci derecede olumsuz etkilendiği aşikardır. Piyasada ciddi bir tedarik ve üretim sıkıntısı yaşanmaktadır. Yaşanan bu durum karşısında hepimiz aynı gemideyiz bilinciyle hareket ederek bu ekonomik darboğazdan çıkmak için mücadele vermemiz gerekmektedir. Yaşananlar basit bir Papaz olayından ibaret olmayacak kadar ciddi ve kompleks bir durumdadır. Gerçeklerle yüzleşerek ekonomimizin yaşadığı bu hipertansif şok durumundan kurtulmanın çaresine bakılmalıdır.

Ülkemiz 2000li yıllar ile birlikte ekonomik bir dönüşüm içerisine girmiş, bu güne kadar kişi başı milli gelir 2000-3000 dolarlardan 11000 dolar seviyelerine çıkmış, enflasyon ve işsizlik tek hanelere düşmüş, Yabancı yatırımcı parasını değerlendirmek için Türkiye’yi güvenli bir liman olarak görerek ciddi bir sermaye ve döviz girdisi sokarak yatırım yapmıştır. Kamunun ve özel şirketlerin bu süreçte çok büyüdüğünü ve bunun altında yatan temel sebebin de yurtdışı bankalarının piyasaya ciddi oranda para pompalamaları olduğu bilinmektedir. Son on yıllık süreçte ciddi bir büyüme trendine girdiğimiz istatistiksel olarak ortadadır. Burada en büyük pay sahibi yabancı sermaye olmuştur.

Bilindiği üzere liberal ekonomilerde piyasa her zaman güvenli bir ortam arar. Dalgalı kurun olması, piyasanın çok nazlı ve narin olmasını beraberinde getiriyor. Türkiye her dönem komşuları veya dünyanın başka ülkeleri ile kavga etmiştir. Bu Uluslar arası konjonktürde makul karşılanabilir. Ancak piyasalarla kavga etmek, bağımsız piyasa kuruluşlarına(merkez bankası vb.) müdahale etmek bizim gibi ekonomiler için pek sağlıklı değildir. Bunun yanında piyasa ile inatlaşmak, piyasanın istemediği, güvenmediği kişilere ekonomiyi teslim etmek, piyasanın ateşinin daha da yükselmesi anlamına gelecektir. Bu süreçte Devletimizin ve Hükümetimizin yanında yer alarak desteklerimizi esirgemeyeceğiz. Ancak Hükümetin de bazı önemli noktalara daha liyakatli kişileri getirmesi zorunludur.

Bizler, iş dünyası olarak beklentilerimizi şu şekilde sıralayabiliriz:

-Makro ve Finansal istikrarı yeniden tesis etmek

- Yatırım ortamı için hukukun üstünlüğünü yeniden ihya etmek

-Türkiye’nin uzun vadeli büyüme kapasitesini arttıracak bir büyüme stratejisi ve yapısal reform programı tasarlamak

-Yurt dışında geçerli ileriye yönelik bir yeni Türkiye hikayesi tasarlamak

-Ekonomiyi yönetecek kadronun başında; piyasa tarafından kabul gören, tecrübeli bir kişilerin görevlendirilmesi

Türkiye Ekonomisi her dönem büyük badireler atlatmıştır. Bu yaşanan deprem etkisi ekonomimizi büyük bir sarsıntıya uğratsa da, Ülkemiz dimdik ayakta kalacaktır. Bizler ülkemizin potansiyeline ve

iradesine güvenerek daha çok çalışarak, geliştirerek, üreterek Ülkemize katkı sunmaya devam edeceğiz. Dönem daha çok çalışma dönemidir.

KTSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI

MUSTAFA SERVET DALTABAN