MESAJ!

          Müjde ki ne müjde. İlimiz ve insanımız adına büyük müjde. Gümüşhane ve Türk Edebiyatı adına müjde.

         Bursa’da bu yıl düzenlenen, Türk Dünyası konulu şiir yarışmasında Gümüşhane’mizin bilge şairi Talat Ülker hocamız Azatlık Türküsü isimli şiiri ile birincilik ödülüne laik görülmüştür. Şehrimiz ve edebiyatımız adına gurur günüdür, Onur günüdür. Okurlarına büyük hediye, genç kalemlerimize önemli bir örnekliktir.

        Türk Dünyası eserleri arasında çok önemli bir yer tutacağına inandığım bu şiir, İlmek ilmek dokusu ve büyülü melodisi ile okuyan herkesi, Orta Asya steplerinden başlayıp taa Viyana önlerine kadar giden bir yolculuğa çıkarıyor. Milli Romantik Edebiyatımızın çok güzel bir kilometre taşı olacağına inandığım bu eser Başta İlimize olmak üzere ülkemize ve dahi tüm Türk Dünyasına armağan olsun

         Talat Ülker Hocamızın kaleminden taşan bu olağanüstü eseri beğenilerinize sunuyorum.

 

                  Azatlık Türküsü

 

Tarih benimle başlar, özümle yaşıt dünya
Dağları erittiğim közümle yaşıt dünya
Bengü Taş’a vurduğum sözümle yaşıt dünya
Gökle yer arasında hesaba gelmez yaşım
Gövdem gün doğusunda, gün batısında başım
 

Üste mavi gök altta yağız yer kılınanda
Kişioğlu uçmaktan acuna salınanda
Sonsuzluğa ses veren ezgiler çalınanda
Ben sesini rüzgârdan, sudan almış kopuzum
Adım çoktur acunda; Karluk, Kıpçak, Oğuz’um

 

Asya benim otağım, Ötüken beşiğimdir
Kafdağı binek taşım, Tiyanşan eşiğimdir
Hak yalavaç Muhammet yolumda ışığımdır
Beni memur eyledi bir mübarek sefere
Ruhumu teşne kıldı vadedilmiş zafere

 

İl derdim; Uygur oldum, Göktürk oldum, Hun oldum
İndim Tanrı Dağı’ndan çağladım Orhun oldum
Ben Semerkant’ta Ceyhun, Sütkent’te Seyhun oldum
Bozkırda kumdan libas, Hoy’da halı dokudum
Resul’ün buyruğunu Buhara’da okudum
 
Bir uçta Hacı Bektaş, öbür uçta Yesevi
Melamidir meşrebim ha Sünni ha Alevi
Köseğinin düştüğü diyara kurdum evi 
Tahta kılıç kuşanmış alperenler ordumdur
Kondukları her mekân dergahımdır yurdumdur

 

Göğü otağ günü tuğ eylemem için gerek
Bana kırk inanmış er ve kutsanmış bir erek
Geçtim her defasında tufanları yenerek
Adına tarih denen şu kanlı okyanustan
Beş bin yıllık öyküyü dinleyerek Yunus’tan

 

Vatan ki ta Tuna’dan Vey’e kadardır bana
Esarette yurtlarım zillettir, ardır bana
Bu cetvelle çizilmiş hudutlar dardır bana
El basmışım kitaba, silaha ve bayrağa 
Kasem olsun kanımla suladığım toprağa

 

Kırk yerimde yaram var her yanım kırık dökük
Haray çalıyor Tebriz, hoyrat yakıyor Kerkük
Kırım, Kazan, Urumçi bekliyor boynu bükük
Sevdanın harasında eğerlensin atlarım
Gönül köstüresinde bilensin pusatlarım

 

Söz kesip nikah kıysın kavruk bir yıldıza ay
Ufukların fethini ferman etsin kurultay 
Yeniden kucak açsın Osman Batur’a Altay
Arınsın ak toprağım Çinliden, Rus’tan, Fars’tan
Dalgalansın Gök Bayrak, budun kurtulsun yastan

 

Nice zaman töremden mahrum kaldı bu diyar
Ne mert bir düşman gördüm ne de vefalı bir yar
Ama döndü talihim artık gönlüm bahtiyar
Ekledim al bayrağın yanına tam beş sancak
Sırada Uygur, Tatar, Başkurt var uyanacak  

 

Soylu kamlar küllenen közü tutuşturunca
Alplar, yağız atları dizginsiz koşturunca
Azatlık yağmurları Aral’ı coşturunca 
Tarih böldüğü yerden birleştirecek bizi
Türk gölüne dönecek gene Hazar denizi
 
Tanrıdan kut aldığım dağlara ant olsun ki
Uçmağa can saldığım yuğlara ant olsun ki
Ufuklarla yarışan tuğlara ant olsun ki
Karadeniz ses verip Hazar geçer Aras’tan
Kavuşur Türkiye’yle, Turan olur Türkistan